ÖLÜMSÜZ ASKERİME

   Elimde tuttuğm kalem yazacaklarımdan habersiz yine. Önümde duran resmine bakıyorum. Gözlerine çıkan merdivende durmadan ilerliyorum. Maviliğine kapılıp kirpiklerine tutunuyorum. Ardından buğday gibi sapsarı saçlarının arasında geziniyorum. Peki gülümseyişine ne demeli? Keşke seni hayattayken görebilseydim, keşke bir kez sarılsaydım sana.

    İnan bana, üzerinden asırlar geçse bile sen kalbimizin en derinlerinde olacaksın. Bazen alıyorum elime resmini, bakıyorum masmavi gözlerine. Sonra bu hayatta vatan için, bizim için yaptıkların geliyor aklıma. Ne kadar sevmişsin bizi ne kadar uğraşmışsın bu vatan için.

    Herkesin dilinde senin ismin yankılanıyor. Herkes seni tekrar tekrar anlattıkça ölümsüzleşiyor:

-O bir lider!

-Karanlığın içinde parlayan bir yıldız!

-Kahramanımız

-Esareti özgürlüğe çeviren kahramanımız...

    Ama ben seni anlatacak kelimeyi bulamıyorum. Bize Türkiye'nin gençlerine, bıraktığın Gençliğe Hitabe duruyor elimde. Emin ol Atam, günümüzde üzerime düşen sorumluluğu geçmişte atalarımızın yaptığı gibi canım pahasına yerine getireceğim. Bende bıraktığın vatan ve millet aşkını ben de çocuklarıma miras olarak bırakacağım.

    Sen, benim kalbimin en değerli köşesinde parıldayan bir güneşsin. Bir bavul düşün Atam, içinde senin bastığın toprak, çekildiğiniz fotoğraflar, en mutlu anılarınız, kazandığınız savaşlar ve eşyalarınız var. Ben o bavulu nereye gidersem götürüyorum çünkü benim, ben olmamı sağlayan sensin Atam.

    Gökyüzüne baktığımda hilal kıyafetini giymiş ay ve her zaman yanında olan yıldız karşılıyor beni. Ardından gükyüzü damarlarımdaki asil kan gibi yavaşça kırmızılaşmaya başlıyor. Diğer yıldızlar, gezegenler daha fazla duramayıp kayboluyorlar. Daha sonra tüm halkın, boğazları yırtılırcasına bağırdığını duyuyorum:

-ATAM SEN HİÇ ÖLMEDİN, ÖLMEYECEKSİN!

                                                                                                                                                          Funda KAYA